Mutlu Olmak Kolay Olan
Mutlu Olmak Kolay Olan
Mutlu Olmak Kolay Olan
Bebek doğduğunda karnı tok, sağlığı, huzuru yerinde ve altı temizse hep güler hep neşelidir. Ruhun doğal olan halindedir. O var olduğu için mutludur.
Mutlu Olmak Kolay Olan
Bebek doğduğunda karnı tok, sağlığı, huzuru yerinde ve altı temizse hep güler hep neşelidir. Ruhun doğal olan halindedir. O var olduğu için mutludur.
Büyüdükçe ailesinin inançlarını alır. Bu inançlar onun mutlu bahçesindeki dikenlerdir. Zaman geçtikçe ailesinin inançları yanında toplumsal inançlarda ona eklenir ve bahçedeki dikenler yavaş yavaş artar.
Toplum mutluluğu neredeyse suç sayar durumdadır. Mutlu olmaya hakkın yok. Büyümek istiyorsan mutsuz ve ciddi olmalısın ki toplum içinde var olabilen bir birey olabilesin. Çocuk büyüdükçe kendi doğal halinden kendini uzaklaştırır ve zoru başarmaya mutsuz olmaya çalışır.
Mutsuz olan bireyler daha kendini dönüştüremeyen bireyleri çocukluğumuzun roman kahramanı “Pollyanna gibisin” diyerek küçümserler. Pollyanna genelde yaşama karşı olumlu olur ve mutlu olur yani doğal halini yaşar. Yaşam içinde zorlandığı zamanlarda sadece babası ile keşfettiği “mutluluk oyununu” oynar. Bu oyunda yapılan şey şükretmektir. Şükrederek yaşamını eski haline getirir.
Aslında oyunda amaç var olan hale dönüşmektir; mış gibi yaşamak değildir.
Biz büyüdüğümüzü sandığımız dünyada mış gibi yaşadığımızı fark etmeden yaşıyoruz. Gerçeği algılarımızla perdeliyoruz.
Büyükler olarak bizler çocuklara öğretmenlik yapacağımıza; çocukların bize öğretmenlik yapmasına izin versek tüm insanlık olarak saf ve temiz olacağız.
Çocuk yalanı, sevmemeyi, korkmayı, güvenmemeyi, kıskanmayı… doğduğunda bilmiyor toplumdaki insanlar olan bizler çocuklara bunu öğretiyoruz.
Yıllardan beri her nesil kendinden sonra gelen nesle aslında olmadığı şeyi öğretti. Gelin hep birlikte bildiklerimizden vazgeçelim. Yeniden unuttuğumuz saflığı hatırlayalım. Bebeklerin ve çocukların gözlerine bakalım onların ruhunu aynalarından görüp kendi yaşamımıza uyarlayalım.
Yeniden kolay yaşayalım. Zor yaşamdan vazgeçelim. İmkansızı gerçekleştirelim demiyorum en kolay olanı, en doğal olanı yapalım diyorum. Ne zaman mutsuz olduğumu tam olarak hatırlamıyorum ancak ben de yıllarca doğal halimden uzak olan yaşam şekli olan mutsuz yaşamı yaşadım. Ruhum bana sesini duyurdu ve olağan halime doğru yolculuğa başladım. Her adımda geçmişte aslında kendimi ne kadar zorladığımı gördüm. “Vay be hayatımın altını üstüne getirmek için uzunca bir süre çabalamışım” dedim.
Her yerde mutsuz olmamız için olan tuzaklar dolu. Çok gülen insanların aslında acılarını örtmek için güldüğüne dair sanal ortamda paylaşımlarla karşılaşmışsınızdır. Ben de böyle bir paylaşımla karşılaştığımda durup düşündüm kendi içsel durumuma baktım. Kaçtığım, yüzleşmediğim bir durum mu var? Aslında ben mutsuzum da mutluluk oyunu mu oynuyorum? Bu soruları sordum ve içime döndüm. Hayır, hiç alakası yoktu. Ben gerçekten mutluydum. Mutlu olmak için de çaba sarf etmiyordum.
Toplumsal acılarda elbette ben de üzülüp ben de ağlıyordum. Bu yaşananların neden kaynaklandığını, kendimdeki hangi duyguların bunların yaşanmasına sebep olduğunu düşünüp bunları temizliyordum.
Bireysel mutluluk toplumsal mutluluğun temelini atar.
Yasemin Derya Metin