Duygusal İlişkiler
Duygusal İlişkiler
Sevgi yaşamda bizi yüceltecek bir duygu. Yaşam planı içindeki öğrenmemiz için var olan duyguların hepsinde olduğu gibi sevgi deneyimini de değersizleştirmeye başladık insanoğlu olarak.
Evrenin eril ve dişil formunun bedenlenmiş hali erkek ve kadın. Birbirini tamamlayan bu iki ayrı parça bir araya geldiğinde evrenin sonsuzluğundan geçişi başlatmış olacak. Bizler bu kadar kutsal yaratılmışken her iki cins kendini değersizlik içine çekiyor. Kendimizi düşürdüğümüz değersizlik bataklığından bizi çıkarabilecek en saf yardımcı da sevgi. Sevgiye tutunup kendimizi yukarı çekmek yerine bulunduğumuz yere sevgiyi de çekmeye çalışıyoruz.
Sevgi evrendeki her şeyi içinde barındırdığı gibi ilişki içindeki her duyguyu, zevki ve arzuyu da barındırır. Ne yazık ki çoğu karşı cins yaklaşımında cinsellik sevgi maskesi ile örtülerek ilişki yaklaşımları gerçekleştiriliyor. Ne tek başına kadınlar ne de tek başına erkekler yaptıkları ile bu durumu ortaya çıkarmadılar. Bu dengesizlik her iki cinsin katkısı ile oldu. Algıları ile oynanmış bir dünya toplumu var. Sürekli uyarana maruz kalan bilinçaltı kendi kontrolü dışında sahip olduğumuz içgüdüsel davranışlarla harekete geçiyor. Özellikle sosyal medyanın yaygınlaşması ile birlikte insanlar listelerinde ekli olan her insana istediği gibi davranma hakkını kendinde bulduğunu düşünüyor. Ya sahte sevgi içerikli mesajlarla birbirlerine yaklaşıyorlar ya da fütursuzca cinsel arzularını dile getiriyorlar. Cinsellik, hem soyun devamı hem de doğru ruhlar bir araya geldiğinde ruhsal yükseliş için daha insanlığın çoğunun farkında olmadığı mistik yönü olan karşılıklı yapılan kutsal bir deneyim.
Dünyada her şeyi materyalist hale dönüştürdüğümüz gibi sevgi ve onun bir parçası olan cinsellik de sadece beden boyutunda bir deneyim olarak kaldı. Ruhumuzun yükselişi için olan araçları ruhumuzun düşüşü için kullanmaya başladık.
Düşüşü nasıl gerçekleştirdiğimize birlikte bakalım.
Cinsellik ilişkinin dengesini bozmaya başladı. Aşırı doyumsuzluk haline geçildiği durumlarda eşlerin birbirinin bedeninin kutsallığına saygısı kalmadı. Karşıdaki düşünülmeden bireysel tatmin ön planda olmaya başlandı. Tatmin olunmuyorsa tatmini gerçekleştireceği sanılan başka eylemler yapılmaya başlandı. Birçok insanla birlikte olan insanlar hiç farkında olmadan birlikte oldukları herkesin duygusal yüklerini de almaya başladılar ve enerji bedenleri kirlenmeye başlandı. Zaten sadece madde boyutunda olan çoğu insan bu enerjisel kirlenmeden bir haber. Enerjisel kirlenme fark edilmese bile cinsel hastalıklar arttı.
Sevgi bizi yücelten duygu ancak ilişki içinde bizleri aşağı düşüren birçok olumsuz duyguda bulunuyor. Bir de bu olumsuz duygular yine tıpkı cinsellikte olduğu gibi maskeleniyor. Çok fazla duyulan ‘seven insan kıskanır lafı’ da o maskeli laflardan biri. Seven insan kendi olumsuz duygularını fark eder ve sevginin gücü ile o olumsuz duygulardan kendini özgürleştirir.
Korkular bizim ruhumuza hizmet etmez. Bizler yine korkudan özgürleşmek yerine korkularımız içinde kaybolup ilişkiyi de bu girdaba çekmeye çalışırız. Kaybetme ve maddiyat korkusu ilişki içinde en baskın olan korku türleri arasında bulunur.
Yaratıldığı an yüce bir amaca hizmet etmesi gereken sevgi yeryüzüne indikten sonra bambaşka hale dönüştürülmüştür. Sevgi de insanlık gibi tekamül ediyor.
Yasemin Derya Metin