Zaman Algısı
Biz insanoğlu olarak evrensel olan her şeyi kendimize göre yeniden şekillendirmeye başladık. Kontrol etme arzumuz sonucunda zamanı kendi algımıza göre tanımladık.
Evren ve bizler enerjiden oluşuyoruz. Sahip olduğumuz enerji doğrultusunda da yaratılmış olan her şeyin bir frekansı var. Sahip olduğumuz bu frekansta bizim evrensel varoluşta akış hızımızı değiştiriyor. Bu doğrultuda bir noktadan diğer bir noktaya ulaşmamız için gerekli periyot zaman olarak adlandırılmalı.
Yaşamımızda isteklerimize ulaşmamızın da bir zamanı olduğunu biliyoruz. O zaman, bizim frekansımızdaki değişimle doğru orantılı olarak gerçekleşir. Frekansımız ne kadar yüksekse dileklerimiz de o kadar kısa sürede gerçekleşir. Ya da tersten gidersek bir niyetimizin çabuk olmasını istiyorsak frekansımızı yükseltmeliyiz.
Frekansımızı nasıl yükselteceğimize bakalım; pozitif duygu ve düşüncelerimizi arttırdıkça frekansımızı da yükseltiriz.
Kendimizi belki pozitif olan bir insan biliyoruz yine de ters giden bir şeyler olduğunu düşünüyorsak; kendimize dürüst olup içsel olarak gerçekte neyiz onu fark etmeliyiz. Belki içsel olarak öfke enerjiniz yüksek ancak insanları kırmamak adına bu enerjinizi içinizde tutuyorsunuz. Dıştan sizi tanıyan insanlar ya da siz bile kendinizi sakin, uyumlu olarak tanımlayabilirsiniz. Ancak içinizde bastırılmış olarak duran bir öfke enerjisi vardır. Bu enerji de bir şekilde sizden çıkacaktır. Bu içimizde olan duygu ve düşüncelerimizi kendimize itiraf edip onlardan arındıkça frekansımız yükselecektir.
Her şey bizim için hızlanacaktır. Son senelerde çoğumuz aslında zamanın çok hızlı geçtiğini ya dile getirmiş ya da düşünmüşüzdür. Bu da bize gösteriyor ki farkında olmasak da dünyasal olarak bir frekans yükselişi içindeyiz. Bireysel frekans yükselişi toplumsal frekans artışını da beraberinde getirir.
Nasıl bir dünyada yaşamak istiyorsanız sık sık onu hayal edin. Çok kısa sürede hayallerimizdeki dünyada yaşamaya başlayacağız. Eski devirlerde kahinlerin gördüğünün dışındaki yeni bir dünya bizi bekliyor.
Yasemin Derya Metin